Allah'ın mucizesi bunlar.. Bu gördüğünüz Tüylü Ayı Tırtılı diğer türlerine göre çok çok farklı bir özellikte. Kuzey Kutbunda yaşayan bu hayvan, donmaya karşı bir çeşit bağışıklık sistemine sahip. Bu özelliği sayesinde derin dondurucudan soğuk yerlerde bile yaşayabiliyormuş.
"Donma hâdisesi canlılar için genellikle ölüm demektir. Zira, hücrelerin içindeki sıvı donduğunda oluşan kristal parçaları, hücre zarını yırtmakta ve hayatî maddelerin bu yırtıktan dışarı akması sebebiyle hücrenin canlılığı sona ermektedir. Fakat Kuzey Kutbu'nda yaşayan bazı örümcekler ve kınkanatlılar gibi tüylü ayı tırtılları da, kimyevî bir madde olan gliserol üreterek, hücrelerinin donarak ölmesine mâni olmaktadırlar.
Sıcak bölgelerdeki tırtıllar, güve olmadan önce, ancak birkaç hafta yaşarlar. Halbuki kuzey kutbundaki tüylü ayı tırtılının güve haline gelmesi için 14 sene geçmesi gerekir. (Şimdiye kadar bilinen en uzun ömürlü tırtıllar bunlardır). Yani bu garip mahluk, donma-erime süreçlerine bir kez değil, tam 13 defa maruz kalır (14. sünde güve olup uçar). Her yaz, sadece üç haftalık bir süre, onun metabolik faaliyetlerini hızlandırarak büyüyebilmesi için elverişlidir. Bu zaman zarfında tundra üzerinde güneşlenen tırtıl, diken tarlasını andıran elbisesiyle bir güneş pili gibi enerji toplar ve bu enerjiyi, aldığı gıdaları hazmetmek için kullanır.
Tırtılın besini, "Kutup Söğüdü" adındaki bir bitkidir. Bu bitki, yaz mevsiminin sonuna doğru, tırtılın sindiremeyeceği bazı zehirli maddeler üretir. Bunun üzerine tırtıl, büyük bir kanaat örneği göstererek başka besin maddeleri aramak yerine o zamana kadar kendisine verilen gıdalarla iktifa ederek bunları hazmetmeye koyulur. Üç hafta geçtikten sonra aniden gözden kaybolur. Zira bu arada; ısınan havayla birlikte ortalığı parazitler kaplamaya başlamıştır. Daha sonra ısının düşmesiyle birlikte, tundradaki çatlakların birine saklanan tırtıl yavaş yavaş donmaya başlar. Önce sindirim sistemi, sonra kanı ve ardından hücrelerinin içindeki sitoplazma dışında herşeyi donar. Bu donma süreci, gliserol vasıtasıyla yavaşladığı için hücreler, fizikî ve metabolik yönden kendilerini tahrip etmeyecek küçük kristallerin teşekkül etmesine zemin hazırlarlar. Rahmân'ın kendisini sarıp sarmaladığı bu battaniye içinde tırtıl, sessizce beklemeye koyulur. Öyle ki ne bir nefes ne de bir kalp atışı duyulur.
Hekimler, transplantasyonlarda organları daha sağlıklı muhafaza etmek için bu tırtılların kendilerine ne gibi ilhamlarda bulunabileceğini araştırmaktadırlar. Bazı gıdaların bozulmadan saklanmasında da gliserolün kullanılabileceği bilinmektedir." ( Sızıntı Dergisi-Ali Kılıç)
Bu konuyla ilgili araştırma yaparken, Sızıntı Dergisi'ndeki bu makale dikkatimi çekti,öyle güzel anlatılmış ki. En çok dikkatimi çeken şey ise, bu tırtılın her yıl 3 hafta yaşama dönüp sonra donarak 14 yıl sonra kendi ördüğü kozasında değişim yaşayarak güve haline gelip kanatlanıp uçması. 14 yıl bir tırtıl için çok uzun bir süre olmasına rağmen, Rabbim bu canlıya da böyle bir güzellik nakşetmiş.
Bu mucizelerin farkında olabilmeyi nasip etsin Rabbim... Şükretmeyi bilenlerden olmayı..
Kahve tadında sitene katıldım ,kahve tadında banada beklerim.
YanıtlaSilhttp://demodeyiz.blogspot.com/