Pages

18 Mayıs 2018 Cuma

Uzun Hikaye -5-

 
okul çizim ile ilgili görsel sonucu

  Bir anda açtı gözlerini ve tavana bakarak durdu hiçbir şey yapmadan. Zaten tavanla arasında 1 metre mesafe vardı. Boş boş baktı öylece. Sonra bi anda oturdu ve ranzadan aşağıya doğru ayaklarını salladı. Biraz da orda oturdu. Ayılmaya çalışıyordu kendince. Biraz kendine gelince ranzanın merdivenlerinden tek tek indi ve alt katta yatan kardeşini uyandırmamaya özen göstererek odanın kapısını gıcırdatmadan açmak için epey çaba sarfetti ve başardı.


   Yüzünü hep soğuk suyla yıkardı. Suyun yüzüne çarptığı anda verdiği ürperme hissini severdi. Bu his onu rahatlatıyordu, bedenine kan o andan itibaren pompalanıyordu sanki. Yüzünü kurulamadan önce aynaya baktı, kendine, yüzüne... "Neden ben acaba?" sorusu çarptı yüzüne bir anda. "Neden ben gerçekten?" Üzerini değiştirip okul kıyafetlerini giyene kadar bunun cevabını düşündü. Saçlarını toplarken inceledi kendini tekrar tekrar. Çok güzel bi kız değildi. Hatta sınıfında daha güzelleri daha alımlı olanları vardı. Aşk böyle birşey miydi gerçekten? Her anı onu düşünmekle geçen zamanlar mıydı?

   Ev ahalisini uyandırmadan dışarı çıkıp kapıyı kapatmayı başarmıştı. Apartman kapısını açtığında yüzüne vuran soğuk havayla kendine geldi. Ceketinin önünü iyice kapattı. Saatine baktı, tam 5 dakika sonra otobüsü gelmiş olacaktı. Adımlarını hızlandırdı, hiç bir şey düşünmemeye gayret ederek yoluna devam etti.

   Otobüs durağına yaklaşırken otobüsün de durağa girdiğini görünce koşmaya başladı. Okul müdürü geç gelenleri okula almadığından bu rezilliği çekmeye hiç niyeti yoktu. Son kişi de binince attı kendini otobüsün giriş kapısından nefes nefese. Kartını bastı biraz soluklandı girişte. Sonra sınıf arkadaşı Ebru el salladı ona doğru ilerlemeye başladı. "Günaydınnn" dedi gülümseyerek. "Günaydın, hadi yine iyisin son anda yetiştin yine" dedi Ebru."Sormaaa sabah sabah hiç çekemezdim müdürcüğümün zılgıtını" dedi ve ikisi birden kahkaha attılar. Sonraki durakta Ahmet bindi, okul arkadaşlarıydı oda. "Günaydın kızlar" dedi ve Aslı'nın olduğu tarafa doğru döndü. Ahmet hep çok sıcakkanlıydı Aslı'yla araları hep çok iyiydi. Ama bazen başka bir ilgisinin olduğunu hissederdi, sonra saçma gelir, unuturdu bu düşüncesini. Otobüs iyice dolunca birbirlerine iyice yaklaştılar, Ahmet gözlerinin içine baktı Aslı'nın. Aslı "ne" anlamında kafasını salladı. O sadece gülümsedi... Zaten 4 duraklık mesafeydi ve sonraki durakta indiler. Okul bahçesi her zamanki gibi hareketliydi.

   Kendi sırasına doğru ilerlerken kalbi daha hızlı atmaya başlamıştı. Çünkü bir çift göz yakalamıştı onu yine. Sarıp sarmalamıştı, sımsıkı tutmuştu kalbinden....

   Cansuyu gördü sarıldı boynuna, "Günaydın canımmm" sımsıkı sarıldılar. Arkasını döndü hiç bakamıyordu Murat'ın olduğu yöne. Giriş zili çaldı, tek sıra halinde sınıflara girmeye başladılar. Kapıda Kimyacı Ayşe hoca kılık kıyafet kontrolü yapıyordu. Önünden giren yan sınıftaki bir kızı durdurdu. "Sürmemi çektin sen? Ne bu gözlerinin hali?" Kız "hayır hocam ne sürmesi ya" diye kendini ifade etmeye çalışıyordu ama nafile. "Sen girme, şöyle kenarda bekle beni" dedi ve Aslı'ya döndü. Aslı bir an korktu ona da bir şey diyecek diye, iyice inceledikten sonra geç dedi. Bir ohh çekti Aslı ve giriş katında sağ koridordaki ilk sınıfa girdi. Aslında burası eski biyoloji laboratuvarıydı ama sayısalcılar için sınıf kalmayınca laboratuvarı bozup sınıfa çevirmişlerdi. Sınıfın arka tarafında kocaman mermer masalar vardı bu yüzden. Hatta 2 tane de dolap duruyordu. Kızlar özel şeyler konuşacakları zaman arkadaki dolapların arasında kalan bölüme girerlerdi. Hatta tenefüslerin çoğu burda geçerdi. Kantinden aldıkları yiyecekleri de burda yer, bütün sınıf dedikodularını burda yaparlardı.

   Sırasına oturmadan önce ceketini çıkardı pencere kenarındaki boşluğa koydu. Sonra yerine oturdu, Cansu da geldi hemen. Kendi aralarında gülüştüler. Bir anda yine eli ayağına dolaşmaya başladı, çünkü Murat'ın onların sırasına doğru yürüdüğünü gördü. Bakmıyormuş gibi yapıyordu ama beceremiyordu da. Göz göze geldiler, Murat gülümsedi. Arka sırada oturan Fatih'in yanına oturdu. "Naber kardeşim ya" sohbet etmeye başladılar. Yakınında olunca daha da arttı heyecanı sanki. Nefesi kesiliyordu. Cansu kikirdemeye başladı. Aslı kıpkırmızı olmuştu, önündeki kitaba döndü. O sırada hoca girdi sınıfa. Murat kalktı, yerine geçerken kulağına eğilip "iyi dersler" dedi. Bütün vücudu titredi sanki, nefesini kulağında hissedince. Ne oluyordu böyle? Neden eli ayağına dolaşıyordu? Kalbinin atışını Cansu duyacak diye utandı bi an.

  Kalbi ellerindeydi, nereye koyacağını bilemediği bir volkandı sanki...


Öncesi için...

Sonrası için...

4 yorum:

  1. ayyyyyyyy
    çok güzeeelll oluyo ya

    yeni bölümü hevesle
    heyecan ile
    anlamadığım geripduygular ile bekliyorummmmmm*-*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sırada sadece bu hikaye var zaten :)
      Bende heyecanla yazmaya devam ediyorum :)

      Sil
  2. Ahhh gençlik....Lise yılları...Mutlu, tasasız günler.
    Emeğinize sağlık.Devamını bekliyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet gençlik güzel tabi, değerlendirebilene :)
      Ama hep özlenen zamanlar değil mi?
      Devamı umarım gelecek :)

      Sil