Ordan Burdan :)

*Fransızlar konuşurken ya da şarkı söylerken boğulma tehlikesi geçirmiyorlar mı acaba? :)

*Nasıl olur da Zaz gibi bi sesi yeni farkederim? :)

(hadi je veux dinleyelim ve mutlu olalım ) :)

*Bazı insanlar ters olmak için verdiği çabayı anlayışlı bir insan olmak için verselerdi dünyadaki herkes çok mutlu olmaz mıydı?

*Güneşli havaların insan psikolojisinde çok büyük etkisi varmış. 

Genel de puslu havalar da insanlar depresyona giriyormuş.

 Peki bende neden tam ters etki yapıyor? 

Güneş olmasın ben hep mutlu olayım :)

Başkalarının Hayatı

Film tür olarak dram diyebiliriz. Politik gerilim de denilebilir.

Berlin Duvarı'nın kenti ikiye böldüğü dönemde, Doğu Almanya'da geçen bir film. İktidar, meşrutiyetini devam ettirebilmek için ülke genelinde  istihbarat servisi kurar.  Yüzbaşı Gerd Wiesler (Ulrich Mühe) bu birim içerisinde önemli bir pozisyondadır ve Bakan tarafından bir sanatçıyı takip etme görevine atanır.

Çapraz Ateş

Mallory(Gina Carano) genç ve güzel bir dedektif. Kenneth(Ewan McGregor) onun koruyucusu. Kenneth hükümetin onaylamadığı ve derin devlet yetkililerin görmemezlikten geldikleri tehlikeli bir göreve Mallory'yi gönderir. Fakat İspanya'da başka bir operasyon başarısızlığa uğrayınca Kenneth, Mallory'yi başka bir görev için Dublin'e yollar.

Günaydın :)

Donuyoruz azizim :) Konya, Konya olalı böyle soğuk görmedi herhalde. Bu sabah kapıdan çıktığımızda manzara buydu. Ağaçlar, yapraklar hepsi bembeyaz. Soğuktan kırağı düşmüş her yere. Kar değil bu yanlış anlaşılmasın :) Soğuktan donmuş herşey. Bahçemdeki bu gül de nasibini almış işte, çok güzel bir görüntü olmuş ama. Telefonla acelece çekilmiş bir fotoğraf bu, çok orjinal bir görüntü olmasa da paylaşmak istedim. Şu an termometreler -12' yi gösteriyor. Donuyoruz azizim, donuyoruz.

Soğuk ve buz gibi bir havadan yüreği sımsıcak insanlara selam olsun. Günaydın, musmutlu bir gününüz olsun inşaallah :)

Blogum 1 Yaşında :)

1 yıl önce bu gün işte bu yazıyla başlamıştım blog dünyasında yazmaya :) Çok acemilik çektim, hiç bilmeden başlamıştım çünkü. Küçüklüğümden beri sevdiğim şeydi yazmak... Beni en çok rahatlatan, sevincimi de hüznümü de paylaşan ve kimseye ihtiyacım olmadan yapabildiğim nadir şeylerden biriydi yazabilmek... Yıllarca günlük tuttum. Ortaokul yıllarında hayatımı kitap yapmak için,ayrıca yazmaya başlamıştım o derece yani :)))  Yazsam roman olur diyeceğim çok şey yaşadım... Hayat böyle değil mi zaten? Her insanın hayatı ayrı bir hikaye, ayrı bir roman konusu... Üniversiteye başladıktan sonra lise dönemindeki tüm günlüklerimi, tüm geçmişimi ağlaya ağlaya yaktım...Geçmişimde acı veren tüm anları da yaktım o günlüklerle, ya da öyle olmasını istedim... Şu an sadece ilkokul ve ortaokul günlüklerim duruyor her an gülümseyerek okuduklarım :)

Duygusal bir yapım var benim, çoğu şeyi içimde yaşarım... Dile getiremediğim şeyleri yazarım hep. Sayfalarca yazarım dökerim içimdekileri bir bir, sonrada yırtar atarım yazdıklarımı. Mutluyken yazdıklarımı atmıyorum ama sadece kötü anlarımı yazınca yırtıp atıyorum. Okudukça yine aynı duygulara girmeyeyim diye :)

Sonra blog dünyasıyla tanıştım, bunda yazmaya uzun süreli ara vermem de etkili oldu. Bir de bilgisayar başında geçen günlerim arttıkça, boş zamanlarımda hobi olsun diye uğraşırım diye açtım bu blogu. İyi de oldu... Tabi o zaman bilmiyordum benim için bambaşka bir dünyanın açıldığını :)

Bu blog sayesinde bir sürü güzel insanla tanıştım. Yüzünü görmeden, sesini duymadan, sadece yüreğinin güzelliğini hissederek iletişim kurduğum insanların acılarına ortak olmak, mutluluklarını paylaşmak, onlarla huzur bulmak ... En büyük sığınağım oldu bu blog... Varlığınızla güzelleşti her geçen gün... Tanımadan dost olmak imkansız gibi gelir ya bazen, biz burada bunu başardık.. Yazdıklarımızla çözmeye çalıştık birbirimizi kimi zaman.Yazdıkça daha çok sevdik insanları. Belki bu blog sayesinde öğrendik hoşgörüyü, insanları olduğu gibi kabullenmeyi... Türk, çerkezi, melezi demedik, doğulu batılı demedik tanımaya çalıştık, kabullendik yüreğimize herkesi... Türkiye'nin hatta dünyanın dört bir yerinden dost edindik kendimize... Bunu düşündükçe bile mutlu olduk... 

Düşündükçe iyiki açmışım blogumu diyorum, iyiki sizin gibi güzel yürekli insanlarla tanışmışım... İyi kötü herşeyimi paylaştığım, paylaştıkça rahatladığım ve bilmediğim bir çok şeyi öğrendiğim bir okyanus oldu burası benim için. İyiki varsınız hayatımda, iyiki düşündükçe mutlu olduğum insanlar var :)

Blogumun ilk yılı hayırlı olsun o zaman, daha nice yıllara diyeyim kendime :)

Ama siz blogcanlarım... Siz de hep olun emi, hepinizi çok seviyorum :)

Sevgiyle....

Hüzün Maskesi...

Taktığım maskenin ardında saklı bir çift hüzün,
Kuytusunda saklanmış, uzun zaman olmuş...
Kapatmış kendini, bir gülümsemenin ardına,
Neler gelmiş geçmiş bu gülüşün ardından...

Tarifini yapamadığım bir sızıntı var içimde,
Bulut olmuş, karamış, dağılmış,
Sağnak sağnak çarpıyor yüzüme.
Sanki hiç gitmeyecek, sanki hep benimle..
Sanki hep esir zincirlere...

Dillense kelimeler, çözülse kilitler bir bir,

Saklı kalmış neler var derinde daha, kimbilir...


                                            Kahve Tadında....

Yok Böyle Bişey!

Evet itiraf ediyorum, ben bir çikolata manyağıyım, öyle böyle değil hemde. Düşünün ki çikolatayı yerken gözlerimi kapatıp,hissderek yerim ve bildiğiniz tüm mutluluk hormonlarımı salgılarım :)) Özellikle kahveli veya kapiçinolu olursa çok daha güzel olur :)

Şeb-i Arûs...

Düğün Gecesi bu gece... Mevlana Celaleddin Rumi'nin vuslat gecesi... 17 Aralık 1273 günü akşam üstü, güneş kızıla dönerken bir can göçmüş yeryüzünden... Demiş ki öldüğüm gece benim sevgiliye kavuşma gecemdir, vuslatımdır, düğün gecemdir...

Yeni Blogumla Hizmetinizdeyim :)))

Eveeettt, uzun bir uğraş sonunda blogum yenilendi :) Açıkçası bana da garip geliyor henüz. Ama alışırım mutlaka çünkü bu halini de çoook sevdim :)

Blogcan Papucu Yarım Çık Dışarıya Oynayalım !

Sahipsiz Cümleler'in sahibesi sevgili Anarşi,  sevimli çizimleriyle insanları mutlu eden ve gülümseten ayrıca çok düşünceli ve güzel yürekli insan :) Çok güzel bir mim başlatmış. Blogcan pabucu yarım çık dışarıya oynayalım!

Yumurta Süsleme Sanatı

Hiç duymuş muydunuz ? Böyle mükemmel bir emek ve sabır isteyen bir çalışma için denecek pekte bişey yok sanırım... Sanatın sınırı yok işte, sınırsız bir okyanusa yumurta kabuğu süsleme sanatı da dahil olmuş. Benim en beğendiklerimi aşağıda sıraladım. Siz en çok hangilerini beğendiniz acaba? :)

El Yapımı Yılbaşı Süsleri ve Hediyeleri

Malum yılbaşı yaklaşıyor. Yılbaşını kutlamak gibi bir adetim yoktur. Ama kutlamasak da arada böyle güzelliklerle evlerimizi şenlendirebiliriz. Ya da kış mevsiminde evimize konuk olan arkadaşlarımıza el emeği hediyelerimizle mutlu edebiliriz değil mi :) Hepsini çok beğendim, çok hoş fikirler var. Ayrıca yıl başını kutlamayı düşünen arkadaşlara da fikir olabilir...

Beğendiklerinizi alın, güle güle kullanın :)

Mim: Benim 5 Gerçeğim

İlham perimin gelmesi için izin istemiştim pe hito'dan ama sağolsun perim erken teşrif etti :) Bende ertelemeden cevaplamak istedim ki perim kaçmadan rahat rahat yazayım :) Öncelikle çok teşekkür ederim, öyküleriyle insanın kalbine dokunan, güzel yürekli insan ve benim çok sevdiğim bir blogger Pe hito :) Kendimiz hakkındaki beş bilgiyi paylaşın demiş, paylaşalım hadi :)

1.Çocukları Çok Severim...

Henüz anne değilim ama çocuklarla iletişimim çok iyidir. Şöyle ki bundan çok önce, 2 yıl bir anaokulunda öğretmenlik yaptım. Aslında hala yapabilirim ama ara verdim diyelim...

Buralar Bembeyaz....

Bembeyaz bir sabaha uyandık bugün... Saflığın, temizliğin, doğallığın simgesi beyaz, sarmıştı her bir yanı... Özlemişiz bu manzarayı...

Şöyle uzansak o beyaz örtüye, yumsak gözlerimizi ne kadar siyahlar varsa içimizde uçup gitse... Sonra taptaze kalsak, yenilenmiş halde...

Soğuğa rağmen, bu manzarayı görmek kadar hiçbir şey içimi ısıtamadı bugün... Şükürler olsun herşeyin tadını ayrı ayrı hissetmemizi sağlayana... Şu güzellik, daha nasıl anlatılabilir ki...

Her mevsimi ayrı güzel, doya doya yaşayalım. Soğuğu da hissedelim şöyle buz gibi bi nefes alalım derinden, yenilensin vücudumuz, kendimize gelelim...

Mevsimlerden kış ve benim içim sımsıcak bugün... Keşke tüm kötülükler kalsa bu bembeyaz karların altında ve tertemiz olsa dünya... Keşke....

Son Zamanların Komik Adamı Baattin :)

Sayın seyirciler bültenimize biraz kahkaha molası ile ara veriyoruz :)))


Bu aralar malum herkesin gündeminde Baattin ve o meşhur, tam yerini bulan sözleri var. Tek kelimeyle bayılıyorum ve her gün mutlaka azıcık okuyup gülme molası veriyorum kendime :) Dedim ki sizleri de bundan mahrum bırakmayayım. Şimdi arkanıza yaslanın ve kendinize kısa bir düşünme ve gülme molası verin :)