Pages

3 Mayıs 2013 Cuma

Çıplak Ayaklıydı Gece



 12 Eylül darbesine direnen insanların gerçek yaşamlarından çarpıcı öyküler. Hepsi genç, hepsinin ideali korkmadan özgürce dile getirebilmek herşeyi... Kitap bi mektupla başlıyor, 12 Eylül döneminin kayıplarından bi dost mektubu.. Dili akıcı ve yalın, her öykü kendi içinde bi olay içeriyor. Korkular, düşünceler, çelişkiler ve kaçış... 

"Ülkenin en kararlı, en özverili, en iyimser çocukları. Sert, acımasız, zalim günler. Zor günlere inat gülümsemelerini korumaya çalışan gençler. Kahramanlıklar, ihanetler, acılar ve aşklarla dolu romantik bir yaşam. Demokrasi ateşini, diktatörlüğün en karanlık döneminde yakmaya çalışanların serüveni.

"Büyük bir çatışma çıkmıştı kentte. Biz, insanlar, çiçekler, karıncalar, kuşlar, balıklar ve yıldızlar öldürülmesin diye sokaklara renk renk yazılar yazıyor, duvarlara afişler asıyorduk. Hepimiz gençtik; yaşlı olanlarımız da vardı aramızda ama hepimiz gençtik. Onlar, insanları, çiçekleri, karıncaları, kuşları, balıkları ve yıldızları öldürmek için çıkmışlardı sokağa. Hepsi yaşlıydı; genç olanları da vardı aralarında ama hepsi yaşlıydı. Ve hepsi silahlıydı. Çeşit çeşit sustalılardan otomatik tabancalara kadar bir iyice kuşanmışlardı silahlarını. Bir köşe başında bekliyorlardı bizi. Bekledikleri yerde karşılaştık. Belki daha elverişli bir köşe başı ve daha uygun bir zaman bulunabilirdi ama bu karşılaşma kaçınılmazdı. Çatışma uzun sürdü. Karanlık bir dönemin bitişinden karanlık bir dönemin başlangıcına kadar. Yenilmiştik. Yenileceğimiz belli değildi ama çok da şaşırmadık. Şimdi kaçıyorduk işte. Yakalanmamak için, yeniden dövüşebilmek için kaçıyorduk. Belki de bastığımız bu ham toprak İstanbul'un karanlık, suskun sokaklarıydı. Bırakıp geride karımızı, çocuğumuzu, basılacak evimizi terk ediyorduk..."   

Altını çizdiklerim...

* Göklere inanırdım eskiden, ama sen denizlerin derinliğini gösterdin bana   (Yannis Ritsos)

* Aşk tüm güzelliğine karşın insanı sınırlayan bir yan taşır.

* Aşk, yaşamı belirleyen çizgilerden yalnızca bir tanesidir.

* Bu hiç olmayan şey öyle apansız geldi ki hep kalakaldım orada bilmeden ve kimse beni bilmeden, bir koltuğun altına saklanmışım. Geceleyin yolumu yitirmişim gibi.

* Haykırmaz olsa da kulaklarında martılar
   Gümbürdemez olsa da dalgalar kıyılarda;
   Çiçeklerin fışkırdığı yerde bir çiçek bile
   Kaldırmaz olsa başını çarpan yağmura;
   Deli de olsalar, ölü de çiviler gibi
   Baş verecektir kişilikleri kır çiçeğinden sürer gibi;
   Çıkacaklardır güneşe, tükeninceye dek güneş,
   Ölüme kalmayacaktır bu dünya.
                                   (Dylan Thomas)

*Şüphe; çıplak ayaklı bir gece gibi ilerliyor içimde.  (Nazım Hikmet)

* Bu yıldızları böyle her gece niye yakarlar? (Vladimir Mayakovskiy)

* Bizi mutluluğa götürecek yolu ısıtan yüreklerindeki ateş solmaya başlayınca, onlar mum gibi eriyip tükenmez, gökyüzüne çekilip sevgili dünyalarını oradan aydınlatmaya devam ederlermiş. Sen çırılçıplak bir gecede başını gökyüzüne çevirip de yeni yeni yıldızlar görürsen, bil ki onlar insanlar için kendilerini yakmış olan canlardır.

* İnsan yaşadığı yere benzer,
  O yerin suyuna, o yerin toprağına benzer,
  Suyunda yüzen balığa,
  Toprağını iten çiçeğe
  Dağlarının tepelerinin dumanlı eğimine.
                        (Edip Cansever)

6 yorum:

  1. Şimdlerdei böyle bir kitabı okumaya çok daha fazla ihtiyacımız var diye düşünüyorum.

    Güzel bir paylaşım olmuş
    Sevgilerimle
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet 12 Eylül bir çok insanın hayatını derinden etkileyen bir dönem, anlayabilmek ne kadar acı olsa da okunmalı bu tarz kitaplar...

      teşekkür ederim, sevgiler :)

      Sil
  2. yeni mimini görmüş olmalısın.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet gördüm :) ilk fırsatta yazıya dökülüyor :)

      Sil