Pages

31 Aralık 2012 Pazartesi

Seninle Olmanın En Güzel Yanı...




Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

29 Aralık 2012 Cumartesi

Sille...


Konya'nın eskilerinden günümüze kalan bir ilçesi :Sille. Konya'ya 8 km uzaklıkta bulunan Sille ilçesi eski Rum ve Ortodoks Türklerinin yerleşim yerlerindenmiş. Rum izlerini görmek hala mümkün.

27 Aralık 2012 Perşembe

Konya Turu



Gel, gel, ne olursan ol yine gel,

ister kafir, ister mecusi,

ister puta tapan ol yine gel,

bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,

yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel… 

Hz. Mevlana

Mevlana şehrinde olupta Konyayı es geçmek olmaz sanırım... Ne kadar değerini bilemesekte, Konya bambaşka bir şehir... Huzur dolu, aşk dolu, tarih dolu... Mevlana müzesi başta olmak üzere bir sürü müze, kalıntı, türbe, görülmesi gereken birçok değer var. Konya sokaklarında gezerken her tarzda, her türde, her milletten insan görebilirsiniz. Japonu, Çini, Türkmeni, İngilizi, Fransızı daha birçok ülke insanı Mevlana'nın "ne olursan ol yine gel" sözünü göz ardı etmeden gelip görüyorlar Konyayı, Mevlanayı.. İyi de ediyorlar, hakikaten görülmesi gereken bir şehir Konya. Boşuna dememişler, "Gez Dünyayı,Gör Konyayı". 

 Büyük Selçuklu Döneminden kalma, eskiden Selçuklu Sarayı olarak bilinen yapıdan arta kalanlar... Şu anda Konya'nın meşhur Alaaddin Tepesinin üzerinde bulunan Alaaddin Camii'nin aşağısında bulunuyor. Tarihi kazılar devam ediliyor fakat Saray'dan ancak bu kadarı ayakta tutulabilmiş.



Görüldüğü gibi büyük yapı Alaaddin Keykubat Camii ve alt tarafta Selçuklu Sarayı. Alaaddin tepesi üzerinde bulunan tarihi yapılar bunlar. Alaaddin Keykubat Camii'de mutlaka görülmeli, bahçesinde ilginizi çekebilecek anıtlar, türbeler var ve tabi ki enfes Konya manzarası...





Kültür Park eski adıyla Konya Fuarı. Özellikle yazın rengarenk çiçeklerle, ilkbaharda gösterişli laleleriyle dikkat çekici bir güzelliği yansıtıyor. Su sesleriyle birlikte gelen huzur,insanı öyle rahatlatıyor ki... Tam anlamıyla bir Kültür Parkı burası. Bahçesinde tarihi bir çay bahçesi ve kafeteryalar var.








Halk kütüphanesi de Kültür Park sınırları içerisinde. Yeni düzenlenmiş haliyle oldukça gösterişli ve ilgi çekici. Dolayısıyla ilgi de yoğun. Sistemli bir kütüphane, Konya'ya yolunuz düşerse görün derim.

Ve birde konserler-etkinlikler için büyük bir amfi bulunuyor. Yaz
 dönemi neredeyse her gün bir konser var, Konya Etkinlikleri çerçevesinde yerel ve bilinen müzisyenler gelip konserler veriyorlar, halk oyunları, çeşitli spor dalları, çocuk grupları ve daha bir çok çeşitli aktiviteler yapılıyor burda. Ayrıca Ramazan boyunca çeşitli ilahi grupları, şiir dinletileri, söyleşiler gerçekleşiyor. yani Konya'nın Kültür günleri baya renkli :)

Burası da Konya'nın en büyük ve en meşhur camiilerinden biri. Hacıveyiszade Camii... İhtişamlı görünüşü ve merkezi konumundan dolayı yoğun ilgi hakim...

Üçer şerefeli iki minaresi var ve üç katlı bir camiidir. Özellikle Cuma namazlarında ilk tercih olarak bilinir. Kandiller için özel programlar düzenlenir ve kandillerde akın akın kadın erkek camiilere koşar.


Yanında Konya İl Müftülüğü bulunuyor. Büyükşehir Belediyesinin de karşısında. Turistlerin de meşhur uğrak yerleri arasındadır. İçerisine girdiğiniz anda o hissettiğiniz duygunun bi adı yok, öyle güzel ki... Ortadaki kocaman avizeden gözlerini alamıyorsunuz. Tavsiyedir ;)


Bunlar Konya'nın sadece küçük bi kısmı, daha o kadar çok ki anlatılması gereken, belki başka sefere :)





26 Aralık 2012 Çarşamba

Cumalıkızık...




Küçücük dar sokaklarında adımlarken acayip mutlu olduğunuz, oldukça keyif alabileceğiniz bir yer burası : Bursa- Cumalıkızık Köyü. Restore edilmiş yeni konak evleri ve taş sokakları çok ama çoook şirin. rengarenk  ve mis kokulu çiçekler, sokaklardan aşağıya sarkan üzümler, yokuşlu yürüme yolları, yeşilliğin içinde çok sıcak bi köy. Kent meydanında köylüler pazar kurmuş. taze ve doğal sebze-meyve, kurutulmuş sebzeler, reçeller, turşular, pekmezler ne arasanız var. Kınalı Kar filminin çekildiği konak ise restoran yapılmış sıcacık gözlemeler geliyor önünüze sedir sofralarına, huzur işte bu ;)



Reçel Şenliğine hoş geldiniz :))) Görüldüğü gibi burası küçük bi reçel dükkanı. çok şirin,rengarenk kapaklı her çeşit reçel var burda. zeytin reçeli, patlıcan reçeli gibi ilginç şaşıracağız , "bundan hayatta reçel olmaz" diyeceğiniz çoğu şeyin reçeli yapılıyor burda. Biz sadece dışarıdan incelemekle yetiniyoruz ama tadına bakmak da bi ayrıcalık olmalı...


Bu da turşu şenliği :) insan bakarken bile ağzı sulanıyor. o kadar güzeller ki :) köylüler işi tamamen ticarete dökmüşler. Ürettikleri herşeyi değerlendirip satıyorlar. Hatta her sokak başında oturup yün çoraplar, şallar, yelekler ören teyzeler bile var. Onlarda ördüklerini satışa sunuyorlar. Özellikle turistlerin çok ilgisini çekiyor bunlar. Yaratıcı insanımızın her şeye bi katkısı var yani...

Gezerken hakikaten mutlu oluyor insan burda. Çünkü en basit şeyleri bile öyle güzel sunmuşlar ki gözü gönlü açılıyor insanın. Çok sıcak kendini içine çeken ahşaptan evleri, taş sokakları, her pencerede mutlaka sokağa doğru sarkan rengarenk çiçekleri, meyve ağaçları, domates bahçeleri, yemyeşil ağaçları ve buz gibi Uludağ'dan gelen dağ sularıyla sımsıcak bir iz bırakıyor Cumalıkızık...

Issızlığın Ruhu..



Yitikliğimize

Birbirimize dokunmalarımız korkak kelebeklerdir,
dokununca renkleri yıkılan...
Çünkü küskün çocuklar inanmazlar.
Ki inanmak küskün bir çocuğun en büyük kan kaybıdır.
Susarım içimde bir yangın başlar.
Dokunsam arta kalan sen, kül olan ben.
Taş duvarlar yanmaz bilirim.
Büyük yangınların isini giyinirler.

(ama nafile..
hiçbir kalem ve hiçbir ben, sonraki sayfada aynı sen'i bulamıyoruz.
uzaklar hep uzak kalıyor sevdaya...
sen yine de artık sesime düşme.)

Her gece gözlerimden hatıralar çalınmış.
Bir denizci ağ atmış yalçınlaşmış düşlerime...
Düşmüşüm.
Bir ses... giden gitmiştir demiş...
Susmuşum...
Bir baharın bedeliydi bu...

Kahraman Tazeoğlu



(bu resme yakışan da ıssızlığın ve hüznün şiire yansımış haliydi gözümde... )

25 Aralık 2012 Salı

Gezenti ;)



Denize hayran olmakla beraber, sadece tatillerde gidip deniz havasını içime çekmekle yetinsem de, ne zaman böyle bir manzara görsem bambaşka bi havaya girer ruhum...Deniz duygu, deniz hüzün, deniz huzur kokan mavi benim için... En çok istediğim şeylerden biri deniz kenarında küçük bi sahil kasabasında yaşayabilmek... Bir gün bu rüyamı gerçekleştireceğim ben, inanıyorum :)

İçim sıkıldığında kendimi toparlayabilmek için çıkarım dışarı, yürürüm... Nereye gittiğimi bilmeden, oksijeni içime çekerek ve kafamdaki tüm stresleri atana dek yürür dururum sokak sokak. Bazen hiç girmediğim sokaklarda yeni bişey keşfetmek istermişcesine öyle heyecanla dolaşırım ki, sıkıntım çoktan uçup gitmiştir kendi içime döndüğümde. Şimdi düşünüyorum, deniz olmayan hatta yeşile hasret bi şehirde yürümek bile bu kadar rahatlatabiliyorken insanı, denizi görebilmek o havayı soluyabilmek çok büyük bi nimet bence. tamamen doğal stres giderici... kendimi böyle bi yerde düşünmek bile huzur veriyor bana, belki de ben abartıyorum kimbilir... ama hissettiklerim bunlardan ibaret. umarım denizin verdiği huzurun tadını doya doya çıkarabilirler, deniz kokusunu her an hissedebilenler...


Bu resimi çekerken aklıma çok sevdiğim
Yahya Kemal Beyatlı'nın  "Sessiz Gemi" şiiri geldi.

"Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. 


Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.


Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.


Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.


Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.

Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden"




Sahil şehirlerini sonbaharda gezmek en mantıklısı, çünkü yazın o yapış yapış havada çok keyif alamıyor insan Denize girmek amaçlı gidiliyorsa bişey diyemem ama, benim gibi biraz keşfetme, yeni yerler görme ümidiyle gidenlere tavsiyem, ilkbahar yada sonbaharda gidilmeli ki o kalabalık turist kaynayan sokakların aksine, tenha ıssız ve sakin. tam amacına uygun yani... .





Sahilde kimsecikler yok, ufak tefek gezinti amaçlı dolananlar haricinde (tıpkı bizim gibi :) )

Tam kafa dağıtmalık bi hava ve ortam, gez gezebildiğin kadar. Issızlığın verdiği bi durgunluk yansıyor ama insana, daha bi duygusal oluyor insan... Huzur ve hüzün bi arada yani. ikisinin birleşimi ise hakkaten yaşamaya değer....




ve işte buda Kemer Kordon Boyunda bir edalı güzel :) salına salına geziniyor, ıssızlığın tadını o da çıkarıyor belli ki :)) ve şunu gördüm denizin insana verdiği huzuru koyunlarda anlıyor sanırım, çünkü buranın koyunları bile hakkaten farklı bir endamla yürüyorlar. :)) sahilin tadını çıkarırken yalnız değildik yani :))

24 Aralık 2012 Pazartesi

Hayallerin Şatosu..


Hayallerimin şatosu :) Bu evi gördüğüm an olduğum yerde kalakaldım. tamamen ormana bakan bi manzarası var ve tasarım muhteşem...küçüklüğümde hep böyle bir şato ev hayal ederdim. hani olur ya bi prens gelir sizi kapalı kaldığınız yerden kurtarır ve böyle bir şatoda mutlu mutlu yaşarsınız :))) bu evi görünce demek ki şatolar masallarda yokmuş bi tek dedim. açıkçası hangi mimar yaptıysa eline sağlık. gördüğüm en ihtişamlı evlerden biriydi.
 Bakınız bahçe kapısı.



Bakınız bahçe duvarı





Bu da önden görünümü.. bayıldımmm bayıldımmm... 
(Bursa-Saitabat Köyü)



22 Aralık 2012 Cumartesi

Küçük Mucizeler Dükkanı

Son okuduğum ve okurken mutlu olduğum kitap :)

Bambaşka hayatların,asla bir araya gelmez diyebileceğimiz insanları bir araya getiren ve güzel dostluklar kurmalarını sağlayabildiğini anlatan bir kitap...

Adında anlaşıldığı gibi Küçük Mucizeler Dükkanı..."Herşey bitti" dediğiniz anda gelen küçük mucizelerle hayatınızın ne kadar bambaşka bi hal alacağınızı nerden bilebilirsiniz ki? Bilemezsiniz... ve tam umudunuzu kestiğiniz anda bir umut ışığı belirir, kaybedeceğinizi düşündüğünüz şeylere sımsıkı sarılırsınız, bir daha asla bırakmamacasına...

Umut ışığını kaybetmemeli insan, denir ya" her şerde bi hayır olabilir" ve hadisle kesindir ki ;

“Seni gerçekle müjdeledik; öyleyse umut kesenlerden olma.”
(Hicr Suresi 55. Ayet)

Dostluğa...


Bir parça kuru simitin bile insanı nasıl mutlu edebileceğini hiç düşündünüz mü? hele bide bunu paylaştığın dostların varsa çevrende...

Hayatıma anlam katabilen'e...


Sana dokunmak; hayatın içinde durup dinlenmek gibi.
Sana dokunmak; nefes almak gibi.
Sana dokunmak; tüm kelimeleri yakmak gibi.
Sana dokunmak; tüm insanları affetmek gibi.
Sana dokunmak; hayatı temize geçmek gibi.
Sana dokunmak; ölüme inat gibi.....


kalbinize dokunabilen insanlara teşekkür etme vakti... İyiki varsın mutluluk...

21 Aralık 2012 Cuma

Deniz Yıldızı...

çok sevdiğim bir hikaye vardır. hani deriz ya bazen "herkes ne hali varsa görsün,iyiyse iyi kötüyse kötü, banane ki"... bu söylemlere bakış açımızı değiştirecek bi hikaye, hadi buyrun :)



Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden bir yazar, sabaha karşı kumsalda dans eder gibi hareketler yapan birini görür.

Biraz yaklaşınca , bu kişinin sahile vuran denizyıldızlarını, okyanusa atan genç bir adam olduğunu fark eder. Genç adama yaklaşır:


- Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun?

Genç adam yanıtlar;

- Birazdan güneş yükselip, sular çekilecek.

Onları suya atmazsam ölecekler. Yazar sorar;

- Kilometrelerce sahil , binlerce denizyıldızı var.

Ne fark eder ki?

Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızı daha alır, okyanusa fırlatır.

- Onun için fark etti ama...

Umuda doğru..


Küçük bir umut, hayata bağlanmaya... hayata bi köşesinden tutanamayanların gösteremedikleri çabaya karşılık olsa gerek  bu resim ...  Umuda doğru...

Sımsıcak bir muhabbet :)

Küçücük bir yüreğe kocaman sevgiler sığdırabilen, attığı her adıma bin bir çeşit anlamlar yükleyebilen, sebepsiz yere gülüp amaçsız duygulanabilen, mutluluğun resmini hiçbir şeye değişmeyen, hayatın lezzetinin tadına varabilen, mutsuz olduğu anları mutluluğa çevirebilmek için kendi içinde duygu savaşları verebilen, inadına mutluluk sloganları atabilen güzel insanlara sımsıcak bir MERHABA :)